İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” başlıklı uluslararası konferansa katılan HDP eski Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, çözüm sürecine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 300’ü aşkın uluslararası katılımcının yer aldığı konferansta Buldan, yeni bir çözüm sürecine dair umut dolu mesajlar verdi.
Buldan, konferanstaki konuşmasında Türkiye'de yeniden bir çözüm süreci beklentisine işaret ederek şu ifadeleri kullandı: “Buradan gittikten sonra Adalet Bakanı ile bir görüşmemiz olacak. Ardından İmralı Adası’nda Sayın Öcalan ile bir görüşme daha yapacağız.” Bu sürecin birkaç ay içinde, yani Haziran sonuna kadar tamamıyla başarıya ulaşması bekleniyor. Bu, hem Sayın Öcalan hem de devlet yetkilileri açısından böyle.
Ayrıca, Avrupa ülkelerine de çağrıda bulunan Buldan, bu sürecin sadece Türkiye için değil, bölgesel barış için de önemli olduğuna dikkat çekti. “Avrupa ülkelerinden beklentimiz büyük. Verilecek her destek, barışa katkı sunacaktır.” ifadeleriyle barışın önemini vurguladı.
Buldan, Türkiye’de Kürt ve Türk halklarının ortak yaşayacağı bir zemin oluşturulması gerektiğini belirtti. “Barışın kaybedeni yok, kazananı ise hepimiz olacağız.” diyerek, barış sürecinin herkes için faydalı olacağını ifade etti. Bu bağlamda, toplumun tüm kesimlerinin barışa katkı sunması gerektiği vurgulandı.
2013-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecini hatırlatan Buldan, o dönemin çatışmasız bir dönem olduğunu vurguladı. “Üç yıl boyunca kimse hayatını kaybetmedi, anneler ağlamadı.” diyerek, barışın sağlanmasının önemini bir kez daha dile getirdi.
Buldan, sürece destek olmanın herkesin sorumluluğu olduğunu belirtti. “Söylemlerimizle, etkinliklerimizle ve kampanyalarla barışın tarafında olmalıyız.” diyerek, toplumun barış için harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Bu süreçte, bireylerin ve toplulukların aktif rol alması gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, Buldan’ın açıklamaları, barış sürecinin yeniden başlaması için umut verici bir zemin oluşturdu. “Annelere ağlamasın, gençler ölmesin” diyerek, barışın sağlanmasının herkesin elinde olduğunu belirtti. Bu bağlamda, toplumun tüm kesimlerinin barışa katkı sunması gerektiği vurgulandı.