Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump'ın olası görüşmesi için tarih açıklaması geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, bu görüşmenin önemli bir adım olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'da gerçekleşen ABD-Rusya görüşmeleri, Ukrayna savaşının çözümüne yönelik kritik bir fırsat sunuyor.
Görüşmelerin ardından Peskov, diplomatların canlandırma önlemlerini uygulamaya koyacaklarını ifade etti. Bu durum, Lavrov ve Rubio arasında varılan anlaşmanın bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Ancak, tüm sorunların kısa sürede çözülemeyeceği vurgulandı.
Peskov, yüz yüze görüşmenin hazırlık sürecinin zaman alacağını ancak iki liderin Şubat ayı sonuna kadar bir araya gelebileceğini belirtti. Bu durum, uluslararası ilişkilerde önemli bir gelişme olarak kaydediliyor. Görüşmenin tarihi, dünya genelinde büyük bir merakla bekleniyor.
Görüşmenin zamanlaması, Rusya ve ABD arasındaki ilişkilerin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Peskov'un açıklamaları, iki ülke arasında diyalog kurma çabalarının devam ettiğini gösteriyor. Ancak, bu süreçte dikkatli adımlar atılması gerektiği de ifade ediliyor.
Riyad'daki görüşmeler, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bir savaşı durdurmak için ABD ve Rus yetkililerinin bir araya geldiği ilk toplantı olarak kaydedildi. Ancak, bu toplantıya Ukraynalı veya Avrupalı yetkililerin davet edilmemesi dikkat çekti. Kiev yönetimi, kendi rızası olmadan yapılacak anlaşmaları kabul etmeyeceğini belirtti.
Bu durum, uluslararası diplomasi açısından tartışmalara yol açtı. Ukrayna'nın durumu, görüşmelerin seyrini etkileyebilir. Gelecek süreçte, Ukrayna'nın görüşmelere dahil edilip edilmeyeceği merak ediliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya lideri Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Bu görüşmede, Ukrayna’daki savaşın sona ermesi için görüşmelere başlamakta mutabık kalındığı açıklandı. Trump, daha sonra Ukrayna Lideri Zelenskiy ile de bir görüşme gerçekleştirdi.
Trump ve Putin görüşmesi, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, bu çabaların kesinlikle Kiev'e ihanet anlamına gelmediğini vurguladı. Bu açıklama, uluslararası kamuoyunda tartışmalara neden oldu.