Dünya üzerindeki iklim koşulları, farklı bölgelerde oldukça değişkenlik gösterir. Bazı bölgeler, belli başlı özellikleriyle dikkat çeker ve bu özellikler, o yerlerin sıcaklık ve soğukluk durumları hakkında bilgi verir. Sıcak yerler genellikle aşırı sıcaklık ve düşük nem ile karakterize edilirken, soğuk yerler ise çetin kış şartları ve düşük sıcaklıklarla tanınır. İklim değişikliği de bu aşırı koşulları etkileyerek yerleşik yaşamı zorlaştırır. İnsanlar, bu ekstrem iklim koşullarına maruz kalan yerlerde yaşamaya nasıl adapte olurlar? İşte bu sorular etrafında şekillenen bilgiler, dünyadaki en aşırı iklim koşullarını daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Dünyanın en sıcak yeri olan ve Küçük Meksika Çölü'nde yer alan Death Valley, birçok kişi tarafından tanınır. 1913 yılında burada kaydedilen 56.7 derece Celsius, tarihsel olarak dünya üzerinde ölçülen en yüksek sıcaklık olarak kayıtlara geçmiştir. O ortamda, sadece 1-3 cm yağmur yağması ve 3000 metreden fazla yüksekliklere sahip dağların etrafında yer alması, sıcaklıkların bu kadar yüksek olmasının nedenlerinden yalnızca birkaçıdır. Güneş ışınlarının yoğunluğu ve söz konusu bölgedeki etkili rüzgarlar, bu sıcak yere bağımlı olan birçok lokal yaşam formu üzerinde büyük bir etki yaratır. Sıcak çöl ortamı, çoğunlukla bitki örtüsü açısından çok fakirdir.
Sıcak havalara dayalı olan bu bölgenin birçok ilginç yönü bulunmaktadır. Örneğin, burada en fazla yaşanılan iklim olgusu, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının aşırı olmasıdır. Gündüz 50 dereceye ulaşan sıcaklıklar, geceleri aniden 20 dereceye düşebilir. Bunun sonucunda bir çok canlı, gündüz derin gölgelerde ya da öncelikli olarak yer altına çekilerek hayatta kalmayı dener. Bununla birlikte, insan nüfusunun burada hâlâ yaşamakta olması, su kaynakları ve modern teknolojilerin sunduğu fırsatlarla sürekli olarak desteklenmektedir. Tükenmeyen doğa, hayatta kalan bu insanlara ve doğaya ayak uydurmakta zorlanmaktadır.
Dünyanın en soğuk yerlerinden biri olarak kabul edilen Antarktika, özellikle de Vostok İstasyonu, sıcaklık rekorlarıyla dikkat çeker. Bu bölgede 1983 yılında kaydedilen -89.2 derece Celsius, insanın yaşayabileceği en düşük sıcaklıktır. Antarktika'nın sıcaklıkları, yaz aylarında bile -30 derece civarında oldukça düşük kalır. Karakteristik özellikleri arasında sürekli kar örtüsü ve aşırı rüzgarlı hava koşulları vardır. Söz konusu bu sert iklim, bölgedeki yaşamı kısıtlar. Çok az sayıda insanlar ya da canlılar bu yerlerde varlık gösterebilir.
Kuzey Kutbu da dünya üzerindeki en soğuk noktalardan biridir. Sibirya bölgesinde yer alan Oymyakon, -67.7 derece Celsius gibi aşırı sıcaklıklara ulaşabilmektedir. Soğuk havalarla başa çıkabilen bazı bitki ve hayvan türleri burada var olsa da, yerleşik yaşam oldukça zordur. İnsanlar, bu zorlu iklim koşullarına uygun evler inşa eder. Kalın duvarlar ve yalıtım malzemeleri, yaşam alanlarını korumaya yardımcı olur. Ayrıca, soğuk havalarda besin üretiminin zor olmasından dolayı, tarım uygulamaları oldukça sınırlıdır. Üstelik ısınma ihtiyaçları büyük enerjiler gerektirir ve bu tür bölgelerde enerji temini zorlayıcı olabilmektedir.
İklim değişikliği, sadece sıcaklıkları değil, aynı zamanda canlıların yaşam alanlarını da etkiler. Genel sıcaklık artışları, bazı bölgelerde kuraklık ya da aşırı yağışlar meydana getirebilir. Özellikle çölleşme, dünyanın birçok yerinde problem haline gelir. Death Valley gibi sıcak bölgelerde, yağmur miktarında dalgalanmalar meydana gelirken, bunu takip eden dönemlerde sıcaklıklar daha da artabilir. Aşırı sıcaklara maruz kalan bitkiler, genellikle susuz kalır. Bu durum, ekosistem dengesizliğine yol açar ve yerel bitki örtüsü hızla yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.
Soğuk yerlerde de iklim değişikliği etkili sonuçlar yaratır. Antarktika gibi bölgelerdeki buzulların erimesi, deniz seviyesinde yükselmelere neden olur. Bunun sonucunda, kıyı bölgelerinde yaşayan insan toplulukları, yaşam alanlarını kaybedebilir. Aynı zamanda, bu erime, bölgedeki tuzlu su ve tatlı su kaynaklarının dengesizliğine yol açabilir. Kutuplardaki iklim değişimi, orada yaşayan hayvanların göç yollarını da değiştirebilir. Kutup ayıları gibi türler, yiyecek bulmak için daha geniş alanlara yayılmak zorunda kalır. Dolayısıyla ekosistem içerisinde büyük bir değişim yaşanır.
Aşırı iklim koşullarında yaşam, insanlar için birçok zorluğu beraberinde getirir. Death Valley gibi yerlerde yaşayan insanlar, sıcaklığa karşı çeşitli önlemler almak zorundadır. Yazın 50 dereceyi aşan sıcaklıklarda, insanlar genellikle günün en serin saatlerinde dışarı çıkmayı tercih eder. Su kaynağı sınırlı olduğundan, su tasarrufu yapılması gerekmektedir. Yerel inşaatlarda, enerji verimliliği yüksek malzemelerin kullanılması önem taşıyor. Böylece insan hayatını devam ettirmek için gerekli koşullar sağlanmış olur.